25 Ocak 2010 Pazartesi

23 Ocak 2010 Cumartesi

İdman Günlüğü



Büyükşehir Belediyespor maçının ertelenmesi nedeniyle bu akşam salonda antrenman yaptı.

İstanbul'u etkisi altına alan olumsuz hava koşulları nedeniyle Beşiktaş-Büyükşehir Belediyespor maçı Türkiye Futbol Federasyonu tarafından ileri bir tarihe ertelendi.

Erteleme nedeniyle Siyah-Beyazlılarımız, BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde yaklaşık 1 saat süren antrenman yaptı.

Teknik Direktörümüz Mustafa Denizli yönetiminde salonda yapılan kondisyon ağırlıklı çalışmaya maç için kampta bulunan tüm oyuncularımız katıldı.

Pazar gününü izinli geçirecek olan Takımımız, hazırlıklarına Pazartesi günü saat 11.00'de basına kapalı yapacağı idmanla devam edecek.

Ernst Kaybetmek yok


Kara Kartal'ın Alman yıldızı çarpıcı açıklamalarda bulundu. "Geçen seneden geride değiliz. Kendimize güveniyoruz" diyen tecrübeli oyuncu şöyle devam etti: Şampiyonluğun en güçlü adayı yine biziz... Bunu göstermek adına, galibiyet ile başlamak istiyoruz. Kupada mağlup olduğumuz rakibimizi, ligde yenerek iyi bir başlangıç yapacağız. Başka bir skor, takımda kimsenin aklından bile geçmiyor. Puan farkını kapatacak gücümüz de var, şansımız da... Bu takım geçen sezon olduğu gibi yine şampiyonluğa ulaşacak.

'Fark önemli değil'
Nihat da tıpkı takım arkadaşına destek oldu. Tecrübeli oyuncu, "Beşiktaş'ta hedefler bitmez. Biri biter, diğeri başlar. Ancak puan kaybına tahammülümüz yok. Zirvede çok takım var. 5 puanlık farkı önemsemiyoruz. Kapatılmayacak gibi değil. Her maçı ayrı düşünüp, şampiyon olacağız" dedi.

Futbolcularımız’dan Basın Toplantısı



 

Futbolcularımızdan İbrahim Üzülmez, İbrahim Toraman, Mert Nobre, Fabian Ernst ve Necip Uysal, BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde bir basın toplantısı düzenledi.

Ziraat Türkiye Kupası'ndan elendikleri için üzgün olduklarını dile getiren futbolcularımız, buna karşın Turkcell Süper Lig şampiyonluğuna ulaşmak için ellerinden geleni yapacaklarını söylediler.

Toplantıda ilk sözü alan Kaptanımız İbrahim Üzülmez, son haftalarda aldıkları kötü sonuçlardan dolayı takım olarak çok üzgün olduklarını belirterek, şöyle konuştu:

''Beşiktaş'a yakışmayacak sonuçlar aldık. Bu sonuçlardan dersler çıkarmalıyız. İyi bir takımız ve bunu geçen sene gösterdik. Geçen sene bu kupayı kazanmış takımın, grup maçlarında gösterdiği performans takımla aynı kalitede değil. Hafta sonu lig başlıyor. Bu takım geçen seneki başarıyı, şampiyonluğu yaşayacaktır. Bunu takım arkadaşlarımda görüyorum. Bundan sonra sahada çok farklı bir takım göreceksiniz.''

İbrahim Üzülmez, camia olarak birlik ve beraberliği yakaladıkları sürece başarılı olacaklarını vurgulayarak, ''Birlik ve beraberlik olmazsa istikrar olmaz. Bu takım başarılı olacaktır ama başarılı olurken de camiada birlik beraberliği yakalamamız gerekiyor'' dedi.

''ESKİ TAKIM ARKADAŞLARIMIZI GÜNDEME GETİRMEK BİZE ZARAR VERİYOR''

Taraftarlarlarımıza da seslenen İbrahim Üzülmez, şöyle devam etti:

''Taraftarlarımızdan rica ediyorum. Onların desteği ile geçen sene bu takım 2 kupa aldı. Bu yılkı kupa performansımızdan dolayı üzgünüz. Ama önümüzde lig var. Başarıyı yakalamak için birbirimize destek olmalıyız. Geçmiş dönemlerde bu takımda mücadele etmiş futbolcular var. Kötü sonuçlardan sonra o arkadaşları gündeme getirmek bize zarar veriyor. Ben de çok seviyorum o arkadaşları, ama son yıllarda başarısız sonuçlardan sonra bunları gündeme getirmek doğru değil. Sezon bu arkadaşlarımızla devam edeceğine göre, bu arkadaşlarımıza sahip çıkmalıyız. Bütün takım arkadaşlarıma inanıyorum. Bu takım başarılı olacaktır. Başarı için camia olarak kenetlenmeliyiz.''

İbrahim Üzülmez, bir soru üzerine son 7 resmi maçta kötü sonuçlar almalarını sadece tribün tepkisine bağlamanın doğru olmayacağını, kendilerinin de kötü oynadıklarını söyledi.
Yeni transferlerin aldıkları ücretlerin takım içinde sıkıntı yaratıp yaratmadığı sorusuna İbrahim Üzülmez, ''Gelen arkadaşlar çok kaliteli. Zaman zaman o arkadaşlarla ilgili sıkıntı yaşadık. İyi performans gösterebilirlerdi. İkinci yarıda göstereceklerdir. Fiyatlardan önce sahada takım ruhunu yakalamanız gerekir. Bunu yakalarsanız başarılı olursunuz. Takım olamadıktan sonra çok büyük futbolcuları da getirseniz başarı gelmez. Bazı arkadaşlarımız çok daha iyi performans gösterecektir. Maddiyatı ön plana çıkarmak çok doğru değil. Bütün futbolcularla bunu aşacağımıza inanıyorum'' diye yanıt verdi.
Deneyimli futbolcumuz, genç oyuncularımızla ilgili bir soru üzerine de, ''Genç oyuncuların büyük camianın değerini bilmesi gerekiyor. Ortamı görecek, İnönü Stadı'na gittiği zaman zaten kendini motive etmesi gerekiyor. Bu takımda nasıl kalıcı olurum mücadelesi içinde olmalılar. Çok kaliteli genç oyuncularımız var ve çok da başarılı olacaklarına inanıyorum'' ifadelerini kullandı.

İBRAHİM TORAMAN: ''ASIL HEDEF LİG ŞAMPİYONLUĞU''

İbrahim Toraman ise futbolda hiçbir şeyin garantisinin olmadığını dile getirerek, ''Geçen yılki mutluluğu bu sene de yaşamak istiyorduk. Türkiye Kupası'ndan elendik ama asıl önemli hedef Süper Lig şampiyonluğudur ve hala önümüzde duruyor'' dedi.

Aleyhte gibi görünen durumu lehlerine çevirebileceklerini anlatan İbrahim Toraman, ''Tecrübeli takımız, şu an olumsuz bir hava olabilir ama ikinci yarının başlaması ile bunu kırabiliriz. Önemli transferler yapıldı. Lig şampiyonluğu asıl hedeftir. Artık elimizde Süper Lig şampiyonluğu hedefi kaldı. Buna inanıyoruz. İlk maçımızdan itibaren taraftarımızı da yanımızda görünce hedefimize varacağız'' şeklinde konuştu.

NOBRE: ''ÇİFT FORVETLE OYNAMAK SEVDİĞİM BİR ŞEY AMA...''

Forvet oyuncumuz Mert Nobre ise, tek forvetli sistemi mi iki forvetli sistemi mi istediği sorusuna, ''İki forvetle oynamak benim de sevdiğim bir şey. Ama şu unutulmamalı ki şu anki sistemle geçen sene 2 kupa aldık'' dedi. Kötü sonuçların ardından dersler aldıklarını vurgulayan Nobre, ''Artık geçmişten ders alıp önümüze bakacağız ve şampiyon olacağız.
Kimse kaybettiği için mutlu olamaz. Bu sıkıntıları geride bırakıp önümüze bakmak istiyoruz. Arkadaşlarımızla konuşuyoruz ve herkes şampiyon olmak istiyor'' diye konuştu.

''ÖNEMLİ OLAN TAKIMIN KAZANMASI''

Nobre, bu sezon resmi maçlarda sadece 1 gol attığının hatırlatılması ve bunun üzerinde bir baskı oluşturup oluşturmadığı sorusuna şöyle yanıt verdi:

''Büyük takımlarda ve böyle şampiyonalarda oynadığınızda her zaman baskı vardır. Bir forvet oyuncusu olarak da içinde bulunduğum durumdan memnun değilim Daha fazla çalışıp daha fazla goller atmak istiyorum. Nobre veya başka bir insanın iyi oynaması önemli değil, takım olarak iyi oynamamız önemli. Tek yapmamız gereken geçen seneki performansımıza dönmek. Önümüzde 17 maç var ve sadece 5 puan fark bulunuyor. Puan farkını da çok kolay kapatabiliriz. Ben tabii ki gol atmak isterim, ama benim asıl mutlu olduğum takımın kazanması, kimin attığı önemli değil.''

ERNST:''HEPİMİZ ÜZGÜNÜZ''

Takımımız'ın Alman futbolcusu Fabian Ernst ise, ''Son maçlarda aldığımız mağlubiyetler için hepimiz üzgünüz ama lig kupasını kaldıracak olan bizleriz. Elimizde Türkiye şampiyonluk kupası var ve bunu almak için elimizden geleni yapacağız'' diye konuştu.

Ernst, son haftalarda kendisinde de bir düşüş yaşadığının belirtilmesi üzerine, ''Kendi performansımdan ve takımın performansından mutlu değilim. Bir maçı kaybettiyseniz hata yapmışsınızdır. Yenildiğimiz maçları çok ufak farklarla kaybettik. Bunlar üzüntü verici. Ama son iki maçta gösterdiğimiz görüntü ile birlikte o kötü görüntü iki katına çıktı'' dedi.

NECİP:''AMACIM TAKIMA FAYDALI OLMAK''

Genç oyuncumuz Necip Uysal ise çok çalışıp takıma faydalı olmak istediğini söyledi.
Necip, son haftalarda sadece kendisine ve Ernst'e sevgi gösterisinde bulunulduğunun hatırlatılması üzerine de, ''Benim için çok mutluluk verici bir şey ama taraftarın sadece ikimize değil tüm takıma destek vermesi lazım'' ifadelerini kullandı.

Röportaj



 

Sıla


İMZA" İSİMLİ ALBÜMÜ İLE 2009'UN EN BAŞARILI İSİMLERİ ARASINDA YER ALAN SILA, KISA BİR SÜRE SONRA YENİ BİR KLİP ÇALIŞMASI İLE EKRANLARDA OLACAK. GELİŞMELERİ KONUŞMAK ÜZERE, SILA İLE BİR ARAYA GELDİK.

"İMZA" ALBÜMÜNÜZE ÇEKİLEN ÜÇ KLİBİNİZ DE OLDUKÇA SES GETİRDİ, ŞİMDİ YENİ BİR TANE HAZIRLIYORSUNUZ DEĞİL Mİ ?

Evet... "İmza" albümüme biliyorsunuz üç tane klip çektik. Bunlardan ilki "Sevişmeden Uyumayalım", "İnşallah" ve sonrasında "Yara Bende". Şimdi yeni bir klip çekmeye hazırlanıyoruz. Sürpriz olsun şarkının ismi ama çok güzel bir kilip oluşturma sürecindeyiz.

SİZİN İÇİN KLİP ŞARKISI SEÇMEK ÇOK ZOR OLMALI, PEK ÇOK ŞARKINIZIN, KLİPLENDİRİLMESİ İÇİN İSTEK ALDIĞINI BİLİYORUZ...

Şarkı konusunda da şimdi sürpriz olması için birşey söylemiyorum ama bu albümde hedefimiz daha çok şarkıya klip çekip şarkıları videolandırmak çünkü artık algının görsellikle çok daha bütünleştiğini düşünüyorum. Dolayısı ile ne kadar çok klip çekersek, şarkılar o kadar ön plana çıkar ve ayakta durur diye düşünüyorum. Sonrası gelecek yani.

"İMZA" DIŞINDA BAŞKA PROJELERDE DE YER ALDINIZ, BU ÇALIŞMALARINIZDAN DA BAHSEDEBİLİR MİYİZ ?

Hali hazırda, kendi albümüm dışında yer aldığım bir proje daha var. Çok gurur duyduğum, şeref duyduğum bir proje. Şükrü Tunar'a saygı adı ile yapılmış, Serkan Çağrı'nın yeni albüm projesi. Bu Türk Sanat Müziği, türünde bir proje. Bu projede, ben de hem şarkıcı hem de söz yazarı olarak yer alıyorum.

TEKLİF NASIL GELDİ SİZE ?

Serkan Çağrı, Şükrü Tunar'ın gün ışığına çıkmamış bir bestesine benim söz yazmamı ve söylememi teklif etti. Ben tabiki çok heyecanlandım ve ilk etapta tedirgin de oldum. Daha önce denediğim birşey değildi Türk Sanat Müziği türündeki bir şarkıya söz yazmak. Güzel şekillendi diyeyim, umarım severek dinlersiniz.

KONSER PROJELERİNİZİ DE SAYICA ARTTIRDINIZ GEÇTİĞİMİZ SÜREÇTE

Konserlerimiz dolu dizgin devam ediyor ve çok coşkulu sürüyor. Şarkılarımızı söylüyoruz karşılıklı. 2009 benim için çok önemli bir sene bu anlamda çünkü şarkılarım karşılık buldu. Yeni konserlerin tarihlerini de duyaracağız dinleyicilerimize.

EKLEMEK İSTEDİĞİNİZ BAŞKA BİRŞEY VAR MI ?

Buradan, herkesin 2010 yılını kutluyorum yeni yıl, bol başarı şans ve mutluluk getirsin herkese.

BİZ DE SİZE KONSERLERLE DOLU, İYİ BİR YIL DİLİYORUZ. RÖPORTAJINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Ben teşekkür ederim.

2 Ocak 2010 Cumartesi

Liderle Aramızdaki Puan Farkı Önemli Değil



 


 

Tatilini geçirdiği Hatay'ın İskenderun ilçesinde eski okulunu ziyaret eden başarılı futbolcumuz İsmail Köybaşı, öğrencilerle sohbet etti.

Devre arası tatilini geçirmek için memleketi Hatay'ın İskenderun ilçesine gelen İsmail Köybaşı, eski okulu Namık Kemal İlköğretim Okulu'nda öğrencilerle bir araya geldi.

Öğrencilere futbol yaşamını anlatan Köybaşı, hayatta başarılı olmanın çalışmaktan geçtiğini belirterek, ''Altın kelime bu. Başarılı olabilmek için yapacağınız en önemli şey çalışmak. Ne yapacağınız, hangi mesleği seçeceğiniz önemli değil. Önemli olan yaptığınız işi en iyi şekilde yapmanız. Bu da çalışmaya bağlıdır. Çalışın, ailenizi, öğretmenlerinizi utandırmayın. Bu sizin kariyeriniz için de çok önemli'' dedi.

Öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Köybaşı, daha sonra bol bol imza dağıttı.
Sohbetin ardından ligin ilk yarısını değerlendiren Köybaşı, şunları söyledi:

''İlk yarı bizim için, bütün hesaplarımızın dışında kapatıldı. Liderle aramızda 5 puan var, bu önemli değil. Biz ne yaptığını bilen bir takımız. Hazırlık dönemindeyiz. Bu dönemi iyi geçirip iyi başlamamız gerektiğinin bilincindeyiz. 2009'un yeri benim için ayrı, bu yıl içerisinde Beşiktaş'a transfer oldum.'

Şampiyonluk için en az geçen yıl kadar iddialıyız



 


 


 

Geçen yıl bu zamanlardı... BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde Mustafa Denizli'nin odasında ilk yarının geride kalan haftalarını konuşup, ikinci yarı öncesi bir değerlendirme yapmak üzere buluşmuştuk... Malum, geçen yıl Takımımız ilk yarıyı liderin 6 puan gerisinde bitirmişti... Açıkçası şampiyonluğa inanan Beşiktaşlılar'ın sayısı da çok fazla değildi... O söyleşinin sonunda Mustafa Denizli'nin "Beşiktaşlılar'ı Üzmeyeceğiz" ifadesini manşete taşımış, şu yorumu da eklemişiz; Her zamanki gibi kararlı, inançlı ve cesur olan Mustafa Denizli'nin bu özelliklerinin ikinci devre takımımız üzerinde çok daha fazla hissedileceğine inanıyoruz...
Yine ilk yarının hemen bitiminde yine o odada Mustafa Denizli ile röportaj yaptık...  "Aynı" olan bir başka durum da takımın puan cetvelindeki yeriydi; geçen yıldan sadece bir puan fazlamız olmasına rağmen bu kez çok farklı olan bir durum var: Artık Beşiktaşlılar'ın büyük bir kısmı şampiyonluğa inanıyor...

Bu inancınız bu röportajda Mustafa Denizli'yi dinledikten sonra çok daha fazla artacak...

2009 Beşiktaş'ın senesi oldu.  2010 yılından aileniz, kendiniz ve Beşiktaş için neler bekliyorsunuz?
2009'daki beklentilerimiz 2010'da da devam ediyor. Tabloyu şöyle bir değerlendirecek olursak, geçen yılla aşağı yukarı aynı yolu izliyor gibiyiz.


Tabii hedeflerin yanında en önemli konu sağlık... Ailem, futbolcularım, Beşiktaşlılar ve bütün insanlar için öncelikle sağlık diliyorum. Biz Beşiktaş olarak geride kalan yılda sağlıktan pek iyi not alamadık. Hastalıklar, sakatlıklar Beşiktaş adına çok olumlu bir tablo çizmedi açıkçası. Ama ümit ediyorum ki bütün bunlar bizim hedeflerimizi engellemeyecek.

İlk yarıyı bitirdik. Liderin 5 puan gerisindeyiz. Ancak rahat ve umutluyuz. Malum geçen sene de ilk yarıdaki 6 puan farktan sonra sezonu çifte kupayla tamamlamış bir takımız.

Bu sene aşama var. Geçen seneden bir puan daha yakınız lidere (gülüyor). Geçen seneki yolu tekrar yürüyeceğiz gibi gözüküyor. Ligin başında ve sonunda aldığımız sonuçlarla düşündüklerimizin biraz uzağında kaldık. Ligin başında yaşadığımız tablo normaldi, benim beklemediğim bir tablo değildi. Ancak son oynadığımız Diyarbakır, Manisa ve Bursa maçlarındaki kayıp 7 puan, benim düşüncelerimin çok uzağında bir kayıptır. Ben her şeye optimist yaklaşan bir insanım ama bu üç maçtaki kayıplara çok sinirlendiğimi açık açık söyleyeyim.
Bunu telafi edecek olan yine bu takım. İki sezon arasındaki en önemli fark; geçen yıl rakiplerimiz bizi belirgin bir korku unsuru olarak görmezken, bu sene korku unsuru olarak görüyorlar. Bunu ikinci yarıda da hissedecekler. Bu durum bizim için zaman zaman avantaj zaman zaman dezavantaj olabilir.
Çünkü hepsinin aklında "Bak geçen yıl bunlar yaşandı. Böyle bir Beşiktaş yine gelecektir" düşüncesi belki onları biraz daha fit durumda tutar. Ama neticede nereden bakarsan bak, bir de bunlarla bizim oynayacağımız maçlar var. Yani artık şampiyonluğun birinci derecede belirleyicisi bu beş takımın kendi arasında oynayacağı maçlar olacak. Peki bizim bu ilk beşle yapacağımız maçlar bizi nasıl etkiler? Tabloya baktığımız zaman üçüne kaybetmişiz; Galatasaray, Kayseri ve Bursa'ya. Fenerbahçe'yi yendik. Böyle bir tablo ikinci yarıda da oluşur mu? Söz konusu değil. Nerede oynarsak oynayalım böyle bir tablo bir daha olmaz. Beşiktaş'ın ilk yarıda bu dört maçtan üç puan alması, ilk yarıdaki puan cetvelindeki yerinde belirleyici unsurlardan biri oldu. Dolayısıyla buradaki tabloyu değiştirecek güce sahip olan bir takım Beşiktaş. Bütün bunların değerlendirmesini tabii ki biz kendi içimizde yapacağız.

Geçen yıl, ilk yarı bittiğinde yine sizinle röportaj yapmıştık. O zaman dile getirdiğiniz şampiyonluğa yönelik iddialı yorumlar, "26. haftaya" yaptığınız vurgu yine çok tartışılıyordu. Siz röportajımızda "Ben takımıma güvenerek bu iddiaları ortaya koyuyorum" demiştiniz. Sonunda yanılmadınız. Takımınız da sizin güveninizi boşa çıkartmadı. İkinci devreye baktığımız zaman da takımın defanstaki başarısını hücumda tam olarak gösteremediğini, bazı yıldız futbolcularımızın beklentileri ilk yarıda karşılayamadıklarını görüyoruz. Ancak bunların hepsine sizin bir önleminiz vardır diye de düşünüyoruz...

Yine ben takımıma güvenerek söylüyorum; biz en az geçen yılki kadar bu şampiyonluk yarışında iddialıyız. Bu takım normal çizgisinde olduğu zaman da bu iddiasını gerçekleştirir. Bundan hiç kimsenin, hiçbir Beşiktaşlı'nın şüphesi olmasın. Beşiktaş bu ligin belirleyici takımıdır. Ve kendi durumunu da yine kendisi belirleyecektir. Geçen yıl kazandığımız unvanları bir defa bizden almaları için olağanüstü çaba sarfetmeleri ve başarı çizgisine yaklaşmaları lazım. Biz ancak ve ancak bütün bunları aldığımız sonuçlarla, oynadığımız futbolla gerçekleştiririz. Şu anda söylediklerimin çok büyük bir mana ifade etmesi söz konusu değil. Biz düşüncelerimizin gerçekleşmesini kendi çalışmalarımızla ortaya koyacağız. Onun için en azından şu anda hiç kimse Beşiktaş bu yarışın içinde değil diye bir yargıya varamaz. Bugün önümüzdeki takımlarla aramızdaki farklar 1-2 maç çizgisine endeksli. Neticede bu takımlarla da biz içerde ve dışarda mücadele edeceğiz. Beşiktaş'ın neyi başarıp neyi başaramadığını da o zaman daha rahat göreceğiz.

Sizin yorumlarınız, duruşunuz ve başarılarınız basında bazı isimleri oldukça rahatsız ediyor. Sizin gerçi bunlara çok güzel bir yorumunuz oldu; "Başarı faturasız kalmaz" diye... Bu insanlar size baktıklarında kendi başarısızlıklarını mı görüyorlar acaba? Hiç hak etmediğiniz o yorumları artık futbolla açıklayabilmek çok zor; bunları psikolojik, sosyolojik olarak incelemek gerekir diye düşünüyorum.

Bir nevi kimlik arayışında olan kişiler var. Bu kimliği nasıl bulur? "Belki Mustafa Denizli beni muhatap alırsa, buraya kadar bir şey olamadım belki bundan sonra bir şey olurum" diye düşünce yapısına sahip olanlar da var. Dikkat çekmek isteyenler de var. Biz, bizi kendi meslek çalışmalarımız için eleştirenlere hep saygı duyduk. Onlara çok kibar, sevecen yaklaştık. Tabii onlar benim Beşiktaş Teknik Direktörü olduğumu bazen unutuyorlar. Onlara o çizgide cevap vermemi beklerlerse daha çok beklerler. Daha bir o kadar süre beklerler. Beşiktaş Teknik Direkörlüğü yapan biri o çizgideki eleştirilere muhattap olmaz, cevap vermez. Ne olur? Beşiktaş Teknik Direktörlüğü'nden ayrılırsam ne olur? Belki bunları üç kişi beş kişi okuyorsa ondan sonra okumaz. Benim Beşiktaş Teknik Direktörlüğü'nden sonra onlarla ilgili bir çalışmam olmaz. Onların da yazacak bir şeyi kalmaz. Bu eleştiriyi yapanların Beşiktaş'la ilişkileri var mı yok mu, severler mi sevmezler mi onu bilmiyorum. Ancak camia tarafından hoca ve takım hiçbir şekilde yalnız bırakılmaz. Benim kendimi savuncak bir durumum olduğu zaman zaten savunmaya muktedirim. Onun dışında kimseye ihtiyacım olmaz.

Bunlar tarafından ilk yarıda yapılan yorumlara baktım; 6 haftanın sonunda bizi küme düşürüp Galatasaray'ı şampiyon ilan etmişler. "Beşiktaş 12 puan farkı kapatamaz", "Beşiktaş'ın bundan sonrası iyi olamaz.", "Deniz bitti", "Alzheimer olmuş balıkçı" gibi yorumlar yapmışlar. Bunları anlayabilmek mümkün değil.
Bunların hakikaten bir önemi yok. Ne bunlar akıllanır veya doğruyu görüp doğru eleştiri yaparlar, ne de Beşiktaş'ın bu yarıştaki sevgisi, mücadelesi sona erer. Eğer ligi 6 haftada 8 haftada bitiriyorlarsa zaten futbolla ilişkilerinin ne olduğunu söylemeye gerek yok. Burada önemli olan şu; Türkiye'de öyle veya böyle tribün insanı bazı şeylerden etkileniyor. Bu etkilenmeyi ortaya da koyuyor. 1.5 yıldır yedikleri, içtikleri, yazdıkları hangi çizgide olduğu belli olan insanlara, bu insanlar herhangi bir paralellik göstermiyor. Tepki gösteriyor, paralellik göstermiyor. Dolayısıyla onlara benim buradan ekstra bir şey söylemem gereksiz. Beşiktaş'ın ne olduğu ve ne olacağı 6 mı 8 mi yoksa 34 haftada mı belli olur bunu birlikte göreceğiz.

Şimdi de 30. hafta konuşuluyor hocam...
Bu 30. hafta şu; bunu söylediğim zaman herhalde ligin 9 ya da 10. haftasıydı. Bu sene geçen yılki gibi şampiyonluk yarışının son haftaya kalmayacağına, şampiyonun 30. haftada belli olacağına, bu takımın Beşiktaş olmasını da ümit ettiğime vurgu yaptım. Bu benim birinci derecede isteğim. Ondan sonra, çalışarak gerçekleştirebileceğim bir konu. Onun dışında ilave ettiğim bir söz de var; Beşiktaş tamamen bu yarışın dışında da kalabilir. Ama lig bir şampiyon çıkaracaksa bu sene muhtemelen 30. haftada bu belli olur dedim. Bu sözlerimden, "Beşiktaş 30. haftada şampiyon" anlamını çıkarttılar. İnşallah... Bir defa da onların dilekleri olsun (gülüyor).

Ortaya koyduğunuz iddiaların sürekli gerçekleşmesi nedeniyle "kahin" diyorlar size... Oysa kahin; doğaüstü yollardan, gizli, bilinmeyen şeylerle geleceği bilme iddiasında bulunan kişilere deniyor. Bu yakıştırmada dahi sizi kabul edememe, bu iddialarınız arkasındaki bilgiyi, tecrübeyi görmek istememe çabası olduğunu düşünüyorum. Bu kahin ifadesi de hiç hoş değil bence... Sizin hoşunuza gidiyor mu?
Hiç hoşuma gitmiyor. Zaten benimle onların futbola bakış açısını çok açıkça gösteren yargılardır. Bu yargıları ben ortaya koyarken hiçbir şekilde yanılmam diye de koymuyorum. Ben kendi düşüncelerimi, tecrübelerimi ve görünen tablonun analizlerini ileriye dönük olarak yaptığım zaman o sonuçlara varıyorum. Kendi kişisel sonuçlarımı da açıklama cesaretini gösteriyorum. Kendinden korkanlar, kendine güvenemeyenler bu düşüncelerini açığa vuramazlar. Benim onlarla aramdaki fark bu. Onlar düşünceleri, tahminleri varsa bile ancak evde hanımlarına, çocuklarına falan söyleyebilirler; ondan sonra da onlara "Ben sana dememiş miydim?" derler...

Sizin demeçlerinizin büyük cesaret gerektirdiği bir gerçek tabii... Ama sizin o duruşunuz bütün Beşiktaşlılar'da, özellikle de takım üzerinde gerçekten büyük bir güven, inanç, rahatlık ve  her zaman bir umut barındırıyor.

Zaten benim söylediklerim kişisel bir sonuç değil. Takımla ilgili sonuçları ben ortaya koyuyorum. Kişisel olsa daha farklı şeyler söylerim. O ifadeler, "kahin" kelimesinin kimin tarafından kullanıldığına bağlı.

Hafta sonu çok hoş bir yorum okudum. Yorumun sahibi; Ahmet Hakan... Siz de okudunuz mu bilmiyorum. "Mustafa Denizli'ye olan sevgimden takım değiştirdim, Beşiktaşlı oldum. Mustafa Denizli'nin karizmatik duruşu beni çok etkiledi" diyor. Bu karizmanız bazen size sorun yaratıyor ama bazen böyle güzel şeylere sebep olabiliyor.
Hiçbir şey yapmadıysak en azından bir kişiyi Beşiktaş'a kazandırmışız.

Yapmayın hocam...
Yani en kötü şartlarda bu (gülüyor). En azından "Mustafa Denizli sayesinde Beşiktaşlı oldum" diyebiliyorsa, hiçbir şey yapmasak Beşiktaş'a, varolan taraftar sayısına, kitlesine bir kişi ilave ettik ki; Ahmet bunu açığa vurdu. Ahmet gibi medyada yer alan ama bunu açığa vuramayan bir sürü insanı da ben çevremde tanıyorum. Tabii bunlar takım adına önemli şeyler. Benim davranış biçimim ve duruşum varsa, Beşiktaş'la ilgili davranış biçimim ve duruşumdur. Tabii her takımın kendine has özellikleri vardır ama bu duruş Beşiktaş'ta önemli. Beşiktaşlı duruşu diye kamuoyuna verilen bir görüş de var. Biz duruşumuzdan memnunuz. Şu anda sırtımızdaki yükün ağırlığının farkındayız. En yakın süreçte omuzlarında yükü taşıyan, omuzlarında iki apoletli unvanı taşıyan takım Beşiktaş. Daha hiç kimse bunları alamadı. Önce bir alsınlar sonra konuşuruz. O zaman konuşacaklarımız varsa söyleriz.

Siz hakemlerle ilgili hiçbir zaman konuşmak istemezsiniz biliyorum ama Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın demeci hakemleri etkiler mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bir kulüp başkanının çok sert ifadeler kullanmadığı sürece, bazı şeylerden rahatsızlıklarını ifade etmesi çok kötü bir şey değil. Neticede kulüp başkanları omuzlarında büyük bir yük taşıyan, sorumlulukları tüm camiaya karşı fazla olan insanlar. Tabii Aziz Yıldırım'ın veya bir kulüp başkanının ne söyleyip söylemediği çok önemli değil. Eğer bundan etkileşim varsa karşı tarafı sorgulamak lazım. Herkes çıkıp bir şey söyleyebilir. Bundan niye etkileneceksin ki sen? Bunun üzerine tabii birkaç hatalı karar da olunca hemen üzerine konduruluyor. Aziz Yıldırım'ın bu tür konuşmaları dönem dönem diğer kulüp başkanları tarafından yapılmıştır. Onun üzerine çok fazla durmuyorum.

İlk yarıdaki en unutamadığınız, en keyif aldığınız maçınız hangisiydi?

Tabii iki tane unutulmaz maç var, bunlar sezon sonunda hatırlanması gereken maçlar olarak hafızalarda kalmalı. Bir tanesi Fenerbahçe bir tanesi Manchester maçı. Fenerbahçe maçı büyük bir ihtimalle arşive girecektir, Manchester maçı da tarihe geçecektir. Yani bunların iki tanesi Beşiktaş tarihi açısından, bir tanesi ezeli rekabet açısından, bir diğeriyse ülke adına çok önemli. Beşiktaş olarak çıkıp kimlik değiştiriyorsun, ülke takımı adına başarıyorsun. Bu sadece senin ülkende hatırlanan bir galibiyet olmuyor, bütün dünyada uzun süre unutulmayacak bir galibiyet olarak hafızalarda kalacak. Tabii ki bunlar benim birinci yarı itibariyle mutlu günlerim. Ama mutluluk futbol takımlarının yarışında, sonuçta yaşanacak olan mutluluktur. Ona da önümüzde 4-5 aylık bir süre var.

Son sözde nasıl bir mesaj vermek istersiniz taraftarlarımıza, camiamıza?
Bir filmin tekrarı gibi bir sezon yaşıyoruz. Geçen yıl da aşağı yukarı aynı tabloları yaşadık. Sonuç itibariyle söylemiyorum; tribün ve takım görüntüsü olarak söylüyorum. İkinci devredeki Beşiktaş taraftarıyla, Beşiktaş takımının buluşması gerektiğini artık hem onların hem bizim idrak etmemiz lazım. Geldiğim günden beri taraftarla ilgili mesaj vermiyorum. Çünkü bu kadar çok sosyal içerikli, sportif içerikli mesaj üreten gruba karşı herhangi bir mesaj vermeniz havada kalabilir. Çünkü onlar da son derece üretken. Sadece şunu söyleyelim; onlar bizi biliyor biz de onları. Gerisi problem değil.

Futbolcularımızdan İlk Yarı Değerlendirmesi



 


 


 

2009-2010 Turkcell Süper Ligi'nin ilk yarısına ilişkin futbolcularımız arasında bir anket düzenledik. İşte sonuçlar:

En Güzel Gol:
Fink / Fenerbahçe'ye

"İlk yarıda en beğendiğiniz gol" sorusunun galibi Fink'in Fenerbahçe'ye attığı gol oldu...

- İbrahim Toraman:  Fabian'ın Trabzonspor'a golü
- Tomas Sivok: Fink'in Fenerbahçe'ye golü
- Filip Holosko: Fink'in Fenerbahçe'ye golü
- Yusuf Şimşek: İsmail Köybaşı'nın Ankaragücü'ne golü
- İsmail Köybaşı: Fabian'ın Trabzonspor'a golü
- Ekrem Dağ: Fink'in Fenerbahçe'ye golü
- Necip Uysal: Tello'nun Manchester United'e golü
- Nihat Kahveci: Kendisinin Kasımpaşa'ya golü
- Rıdvan Şimşek: İsmil'in Ankaragücü'ne golü
- Serdar Özkan: Nihat'ın Kasımpaşa'ya golü
- Hakan Arıkan: Nobre'nin Bursaspor'a golü
- Michael Fink: Kendisinin Fenerbahçe'ye golü
- Erkan Zengin: Nihat'ın Kasımpaşa'ya golü
- Korcan Çelikay: Fink'in Fenerbahçe'ye golü

Takımın En Üzüldüğü
Maç: Galatasaray

Futbolcularımızın "ilk yarıda en üzüldüğünüz maç?" sorumuza ağırlıklı olarak verdikleri yanıt, Galatasaray maçımız oldu...

- İbrahim Toraman: CSKA Moskova
- Tomas Sivok: Kayserispor
- Filip Holosko: CSKA Moskova (sakatlandığı için)
- Yusuf Şimşek: Galatasaray
- İsmail Köybaşı: Kayserispor
- Ekrem Dağ: CSKA Moskova
- Necip Uysal: Diyarbakırspor
- Nihat Kahveci: Diyarbakırspor
- Rıdvan Şimşek: Galatasaray
- Serdar Özkan: Galatasaray
- Hakan Arıkan: Wolfsburg
- Michael Fink: Galatasaray
- Erkan Zengin: CSKA Moskova
- Korcan Çelikay: Wolfsburg

Takımın En Sevindiği
Maç: Fenerbahçe

Futbolcularımızın "ilk yarıda en sevindiğiniz maç?" sorumuza ağırlıklı olarak verdikleri yanıt, Fenerbahçe maçımız oldu...

- İbrahim Toraman: Manchester United
- Tomas Sivok:  Fenerbahçe
- Filip Holosko: Fenerbahçe
- Yusuf Şimşek: Fenerbahçe
- İsmail Köybaşı: Fenerbahçe
- Ekrem Dağ: Fenerbahçe
- Necip Uysal:  Fenerbahçe
- Nihat Kahveci: Fenerbahçe
- Rıdvan Şimşek: Fenerbahçe
- Serdar Özkan: Fenerbahçe
- Hakan Arıkan: Fenerbahçe
- Michael Fink: Fenerbahçe
- Erkan Zengin: Fenerbahçe
- Korcan Çelikay: Manchester United

En İyi Performans
Gösteren: Hakan Arıkan

Futbolcularımızın "ilk yarıda en iyi performans gösteren futbolcumuz kimdi?" sorumuza ağırlıklı olarak verdikleri yanıtlar, kalecimiz Hakan Arıkan'ı birinci sıraya taşıdı. 

- İbrahim Toraman: İsmail
- Tomas Sivok:  İsmail
- Filip Holosko: Sivok
- Yusuf Şimşek: Hakan - Rüştü
- İsmail Köybaşı: Ekrem
- Ekrem Dağ: Hakan - Rüştü
- Necip Uysal:  İsmail
- Nihat Kahveci: Hakan-Rüştü-Fabian-Ekrem
- Rıdvan Şimşek: Bobo
- Serdar Özkan: Hakan
- Hakan Arıkan: Serdar
- Michael Fink: Kendisi
- Erkan Zengin: Hakan
- Korcan Çelikay: Fabian